Aslı ve Efe nikah masasında oturmuşlardır. Mine ve Deniz nikah şahitleridir, Halil ise nikah memuru.
Halil: Ses. Ee, efendim başvurmuş olduğunuz dilekçelere biz baktık, inceledik ve evlenmenize mani olacak bir durum görmedik yani.
Efe: Oğlum ne biçim konuşma bu ya, napıyorsun?
Halil: Yersen canım. Ehem, ne diyordum? Aha, evlenebilirsiniz yani. Eee, o zaman bu durumda şahitlerin ve değerli davetlilerin huzurunda bir kez daha tekrar..
Atakan: Halil, sadede gel arkadaşım, hadi.
Halil: İyi. (Aslı’ya) Kabul ediyor musun?
Efe: Oğlum sen bir ortan yok mu ya, n’oldu iyi günde kötü günde, onlara n’oldu?
Halil: O zaman karışmayın kardeşim işime ya.
Efe: Karışmayın Halil’e ya, Allah Allah.
Halil: Gelin Hanım?
Aslı: Efendim?
Halil: Hiçbir baskı ve şey.. Neydi la?
Deniz: Tamam oğlum, baskı doğru işte.
Halil: Hiçbir baskı altında kalmadan Efe Kaygısız’la evlenmeyi ve bir ömür boyu yani bir tabii iyi günde, kötü günde, orta karar günde () onunla birlikte olmayı ve ölüm sizi ayırıncaya kadar bir yastıkta kocamayı kabul ediyor musunuz?
Aslı: Evet ediyorum.
Halil: Siz sayın Efe Kaygısız.. Hiçbir baskı altında kalmadan.. Eee…
Efe: Evet, evet, evet, evet!
Halil: Şahitler ne diyorsunuz?
Mine: Evet ediyoruz.
Deniz: Evet.
Halil: O zaman belediye başkanının bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı and the koca ilan ediyorum. Kiss the bride.
Su: (Aslı'ya) Ayağına bas, ayağına bas!
Efe, Aslı’nın ayağına basar.
Aslı: Yaa..
Efe: Haa, geçmiş olsun canım.
Aslı ve Efe öpüşürler.
Aslı ve Efe nikahtan sonra arabaya binmişler, balayına gidiyorlardır.
Arabada Aslı, Efe’yi yanağından öper.
Efe: Tamam dur kız, araba kullanıyorum.
Aslı: Tamam, pardon. Ya ben sana bir şey soracağım.
Efe: Sor güzelim sor, iki tane sor.
Aslı: Yok yok, bir tane yeter. Şimdi biz niye gerçekten evlenmedik? Yani tamam her şey çok güzeldi ama niye gerçek değildi?
Efe: Çünkü gerçeğini Urla’da yapacağız bebeğim. Yani benimkiler gelecek, seninkiler gelecek.. Herkes gelecek.
Aslı: Tamam anladım.
Efe: Evet, ikinci soruyu alalım.
Aslı: İkincisi yok ki.
Efe: Hmm, tamam. O zaman sen onu aklında tut, aklına gelince sorarsın, tamam mı?
Aslı: Tamam. Ha, buldum, soruyorum.
Efe: Ne çabuk ya..
Aslı: Vallahi buldum, soruyorum. Ee, şimdi biz nereye gidiyoruz?
Efe: Haa, bak bu güzel soru. Cevap veriyorum, balayına gidiyoruz.
Aslı: Nasıl, gerçekten mi?
Efe: Evet.
Aslı: E ama ben bir şey almadım üstüme başıma..
Efe: Aldın aldın ama haberin yok. Su senin için çok güzel bir çanta hazırladı.
Aslı: Bir dakika o zaman, uzun yola gidiyoruz.
Efe: Evet. Hani biz nikahtan sonra bir yere gidecektik, konuşmuştuk, hatırlıyor musun? Hani sen Erasmus’la falan da gidecektin de..
Aslı: Barselona. Hadi canım, yok artık.
Efe: Var artık güzelim, var. Oraya gideceğiz ama önce başka bir şeyler yapacağız.
Aslı: Tamam.