Aslı ve Su, Aslı'nın odasında hazırlanıyorlardır.
Aslı: Şimdi ben bunu çıkartayım akşama kadar hem kirlenmesin.
O sırada Efe gelir.
Efe: Hiç çıkartma, gidiyoruz.
Aslı: Efe?
Efe: Buyrun benim.
Su, odadan çıkar.
Efe: Bebeğim çok güzel olmuşsun ya.
Aslı: Yaa, teşekkür ederim. E biz akşam buluşmayacak mıydık?
Efe: Akşam da buluşacağız ama bu ön buluşma.
Aslı: Hmm..
Efe: Hmmm… Sen gel bakayım buraya.
Efe, Aslı'yı öper ve kendine doğru çeker.
Aslı: Yaa, elbisemin ütüsü bozulur.
Efe: Bozulmaz, bozulmaz, ben onu ütülerim.
Aslı: Bir şey diyeceğim, sen ütü yapmayı biliyor musun?
Efe: Öğrenirim ben, sen öğretirsin.
Aslı: O zaman bir zahmet şunları da ütüler misin?
Efe: Aaa..
Aslı ve Efe merdivenlerden iniyorlardır.
Aslı: Ya nereye gidiyoruz, söylemeyecek misin?
Efe: Tamam, iki ‘evet’in yan yana geldiği yere gidiyoruz.
Aslı: Bilmece gibi konuşmasan olmuyor, değil mi?
Efe: E heyacan katıyorum, fena mı?
Aslı, Efe, Mine ve Deniz hep beraber arabayla Aslı ve Efe'nin nikahına gidiyorlardır.
Aslı: Efe biz şimdi nereye gidiyoruz?
Efe: Ee, kaldığımız yerden devam etmeye.
Aslı: Nasıl yani, gerçekten evlenmeyeceğiz, değil mi?
Efe: Bizde yalan yok abla, her şey orijinal.
Aslı: Ya, dalga geçme. Söyle, evlenecek miyiz gerçekten?
Efe: N’oldu istemiyor musun sen şimdi?
Aslı: Ben sana evet dedim, hem de yıllar önce. Gene sorsan, gene aynı cevabı veririm.
Efe: Tamam o zaman. Şimdi gidiyoruz, gerçekten de olsa, yalandan da olsa evleniyoruz. Var mısın?
Aslı: Varım.
Efe: Hadi bakalım.