Efe: Kolay gelsin.
Aslı: Canım…
Aslı, Efe'ye sarılır.
Efe: Naber?
Aslı: Nasılsın?
Efe: İyi, iyi. N’oldu, konuştunuz mu Güven’le, kötü bir şey olmadı değil mi?
Aslı: Yok, yani işte bana şey dedi, sen mutluysan dedi… Yani ben mutluysam o da mutluymuş, öyle diyor. Sevinmiş benim adıma ama tabii biraz şaşırdım.
Efe: Neden?
Aslı: E ben bana kızacağını düşünüyordum. Yani ama öyle olmadı, kızmadı, bağırmadı, bir şey demedi.
Efe: Tamam, tamam, üzmeyeceksin sen de kendini bundan sonra, tamam mı? Eee, ne yiyoruz?
Aslı: (Alkışlayarak) Menemen.
Efe: Yine mi ya?
Aslı: N’oldu canım, beğenemedin mi?
Efe: Yok canım, beğenmez olur muyum yani… Zaten başka seçeneğimiz mi var, hani makarna yap desem öyle havaya bakacaksın o yüzden başka çaremiz mi var, (başını öne eğerek) beğendik.
Aslı: Yok canım. (Efe’yi gıdıklamaya başlar.)
Efe: Gel bakayım..
Aslı: Yaparım ben makarna. Yapabiliyorum.
Efe: (Aslı’ya sarılarak. ) Yap bakayım.
Aslı: Yaparım.