Aslı ve Efe beraber kahvaltı yapıyorlardır.
Aslı: Çayın bitti mi, koyayım mı?
Efe: Hmm… Sağol canım.
Aslı, çay koymak için kalkar.
Aslı: Canım, bak ne diyeceğim.
O sırada Efe’nin başına ağrı girer, fenalaşır.
Bugün böyle biraz acaba çıkıp dolaşsak mı ha? Ne dersin? Vitrinlere bakarız, sinemaya filan da gideriz belki, bayadır yapmadık, biraz kafamız dağılır. Hem hava da güzel.
Aslı masaya döner, Efe'ye çayını verir.
Aslı: Al.
Aslı, Efe’nin halini fark eder.
Aslı: Canım n’oldu? Efe, beni duyuyor musun?
Efe bir anda masadan fırlar ve yukarı kata koşar. Aslı da peşinden gider.
Aslı: Efe? Ya.. Efe..
Efe kendini banyoya kapatır.
Aslı: Efe, iyi misin? Ya bir şey söyle!
Aslı kapıya vurmaya başlar, Efe içeride kusmaktadır.
Canım açar mısın kapıyı? Efe aç lütfen, hadi.
Efe dışarı çıkar.
Aslı: N’oldu öyle birden?
Efe: İyiyim, iyiyim, daha iyiyim.
Aslı: N’oldu, miden falan mı bulanıyor?
Efe: Bilmem, bilemedim yani, yediğim bir şey dokundu herhalde ya.
Aslı: Tamam hadi gel, ben sana bir nane limon yapayım, gel.
Efe: Ne? Sen ne biçim doktorsun ya, hastaya nane limon mu öneriyorsun?
Aslı: Bana bak.
Efe: Bakıyorum güzelim, bakıyorum. Zaten bundan sonra başka bir şey yapmayacağım, bir tek sana bakacağım. Ama benim şimdi gitmem lazım, tamam?
Aslı: Şaka mı yapıyorsun sen?
Efe: Hayır.
Aslı: Ne, bu halde mi gideceksin?
Efe: Ben bir şeyler yedikten sonra zaten gidecektim, Aslı’ya söz verdim beraber oyun oynayacağız diye, o şimdi bekler beni.
Aslı: Tamam o zaman, ben de geleyim senle.
Efe: Yok, sen gelme.
Aslı: Niye?
Efe: E çünkü bizim işimiz var yani… E biz sana sürpriz hazırlayacaktık, bozdun görüyor musun?
Aslı: Ya ben artık sürpriz istemiyorum, seni istiyorum.
Aslı, Efe’ye sarılır.
Efe: Tamam güzelim, tamam. Ama oyunbozanlık yok, tamam mı? İşim bitince ben seni arayacağım ha?
Efe, Aslı’nın eline bir öpücük kondurur.
Efe: Hadi.
Efe gider.