Efe'yle Aslı, Aslı'nın odasında başbaşalardır..
Efe: Nasıl, daha iyi misin?
Aslı kafasını sallar.
Efe: Ee.. Aç mısın ya? Dur, ben sana bir şeyler hazırlayayım. Bak sen elma çok seversin, yanına da portakal doğrayayım biraz; beraber yeriz ha, ne dersin?
Aslı: Yok sağol, ben uyuyacağım biraz.
Efe: Ha, tamam doğru ya haklısın, yoruldun sen şimdi. Tamam, sen yat dinlen o zaman, ben aşağıdayım bir şey olursa çağırırsın gelirim, tamam?
Aslı: Tamam.
Efe odanın kapısına doğru yönelir..
Aslı: Efe..
Otursana biraz..
Efe gelip Aslı'nın yanına oturur.
Aslı: Seni görünce.. Hastanede… Gözümü açar açmaz.. Nasıl mutlu oldum biliyor musun?
Efe: (Gülümseyerek) Sen onu bir de bana sor ya. Hemen bir deve kesicem, emin olabilirsin.
Aslı: O evdeyken.. Durmadan bu bana olamaz diyordum, benim başıma gelmiş olamaz. Kabus gibi, sanki gerçek değil.. Ama öyle bir şey ki.. Yani kabus olduğunu biliyorsun ama uyanamıyorsun bir türlü.. Ama kendi kendime uyanacağım dedim.. Hepsi bitecek.. Zaten hiçbirini ben yaşamadım ki.. Ayşe’ye bir şey olmadı, bana bir şey olmadı.. Sonra seni düşündüm.. Aynı rüyada olduğumuzu biliyordum çünkü.. Acaba beni bulacak mı.. Sonra sen geldin.. Ben bankta otururken elimi tuttun..
Efe: Hangi bankta?
Aslı: Martılar vardı.. Deniz kenarında bankta oturmuştum.. Önce gölgeni gördüm, sonra seni.. Yaşadıklarımın hiçbiri rüya değilmiş ama, hepsi gerçek.. Bir tek hastanede gördüğüm, bana geldiğin, elimi tuttuğun o an.. Bir tek o rüyaymış. Keşke sadece o gerçek olsaydı..
Efe: Aslı..
Tam o sırada odaya Güven ve Metin Abi gelir.. Konuşmaları maalesef yarıda kesilir.